Cinsel İşlev Bozuklukları Yaşanmaması İçin Neler Yapılmalı ?
Toplumuzda cinselliğin mahrem olarak kabul edilmesinden dolayı bu konu üzerinde yaşanan soruların genel olarak gizli kalmasına yol açıyor. Cinsel sorunları bu nedenlerden dolayı gizli kanamaya benzeten uzmanlar, bireylerin kendi içlerinde aynı zamanda ilişkilerinde yaralandığını ve oldukça acı çektiğini söylüyor. Uzmanlara göre, okul yıllarında yaşa uygun olarak verilecek eğitimler, cinsel işlev bozukluklarının ortaya çıkmaması için alınacak en etkin çözümlerin en başında geliyor.
Cinsellik, kuşkusuz olarak yaşamın en önemli parçalarından biri. Düzgün ve doyumlu olarak giden bir cinsel hayat, yaşamın diğer alanlarına da olumlu yansımaları gözlemlenirken, bunun tam tersi de doğal olarak yaşamın diğer alanlarını da son derece olumsuz etkiliyor.
Kadınlarda en sık rastlanan cinsel sorunları; cinsel isteksizlik, vaginismus, anorgazmi – orgazm olamama ve disparoni – ağrılı yaşanan cinsel ilişki olarak biliniyor. Erkekler üzerinde en sık rastlanan rahatsızlıklar ise erken boşalma, sertleşme bozukluğu, cinsel isteksizliğin cinsel işlev bozukluklarında ilk sıralar içersin de yer aldığı belirtiliyor. Uzmanlara göre, bu sorunların çoğunun temelinde yatan psikolojik etkenler olduğunun altını çiziyorlar.
Klinik ortamlarda çok sık olarak karşılaşılan cinsel işlev bozukluklarının, toplumda genel sıklığının ne kadar olduğu tam olarak bilemiyor. Bu sorunun en önemli nedeni ise cinselliğin toplumumuz açısında mahrem bir konu olarak görülmesi. Dolayısıyla konuya bu şekilde bakıldığında, cinsel sorunlar yaşayarak kliniğe başvurmayanların sayısının oldukça fazla olduğunu söyleyebiliriz.
Çözümü zamana bırakıldığında sorun daha da büyüyor!
Cinsel İşlev Bozuklukları için yapılması gereken ilk şeylerden birinin mutlak olarak eğitim ve bilgilendirme olması gerektiğinin altını çizen uzmanlar, çözümün okullarda toplu olarak eğitim yapılabilmesi, öğrencilerin yaş gruplarına uygun bir eğitim verilebilmesi olarak gösteriyor. Evlilik aşamasına gelen çiftler, cinsellik konusunda genel olarak ve bunun yanı sıra karşılaşılması muhtemel sorunlar açısından bilgilendirilmeleri gerektiğini dile getiriyorlar.
Eğitim yapılmasına rağmen yine de cinsel sorunlar yaşanabileceğini belirten uzmanlar, böyle yaşanan durumlarda en azından alınan eğitim sonrasında bir doktora başvurulmasından utanılmayacağını yaşanan sorun ötelenmeden çözülebileceğini belirtiyorlar.
Eşlerin katılımı tedavinin başarısını son derece yükseltiyor
Cinsel sorunların tedavisi aşmasında ise eşlerin birlikte bulunması tedavi başarısını son derece yükselttiğini belirtiliyor. Bu bir erkeğin sorunu, erkek gitmeli veya bu bir kadın cinsel sorunu kadın gitmeli yaklaşımı kesinlikle doğru olmaz. Çünkü ister kadın ister erkekte olsun yaşanan sorun evli ciflerin ikisini de ilgilendirir ve eşin göstermiş olduğu tutumu sorunun artması yada iyileşmesinde önemli rol oynar. Örnek olarak vaginismus olan kadına ait olan bir cinsel sorundur fakat bu sorunun sürmesinde eşinin tutumu son derece önemlidir. Eşin göstermiş olduğu tutumu olumluysa vaginismus tedavisi son derece başarıyla ilerler, eğer olumsuzsa bir tutum varsa sorun çözümsüz olarak kalabilir. Aynı durumda erken boşalma sorunu olan bir erkeğin eşinin de bu tedavide yer alması ve olumlu olarak yardımcı olması sürecin çok daha hızla başarıya ulaşmasını sağlayabilir.
Bu sayılan nedenlerin ve sebeplerin hepsini bir araya getirdiğiniz da aslında cinsellik nefes alan ve veren her canlının hayatının bir parçası olduğunu ve bunun utanılacak bir konu olmasının aksine sağlık olması için gereken her şeyin yapılması gerektiğinin göstergesidir. Bir yeriniz ağrıdığında yada rahatsızlandığınızda doktora gitmekle cinsek sorunlardan dolayı doktora gitmek arasında en küçük bir fark olmadığının altını çizelim.
YORUM GÖNDER