Yakın zamanlarda ekonomi haberleri arasında en fazla beklenen konu ödemeler dengesi ve istatistikleri olmaktadır. Herhangi bir ülkenin sağlığı değerlendirilirken finansal ve ekonomik ilişkilerin ayrıntıları ile gayrisafi yurt içi hasıla önemli veriler olarak kabul edilmekte idi. Ödemeler dengesi konusunda eskisi kadar saplantılı olunmasa da bu veriler her zaman ülkenin uluslararası ekonomik ilişkilerini anlayabilmek için yol gösterici bir rehber olmuştur. Ülkenin bütün ticari giriş çıkışları, farklı ülkelerde yaşayan ya da faaliyet göstermekte olan şirketlerden para aktarımlarını içerdiğinden ötürü oldukça fazla önem taşımaktadır. Ödemeler dengesi bilançosu bir ülkenin borç yaparak mı büyüme gösterdiğini yoksa ürün karşılığı diğer ülkelere borç vererek mi büyüdüğünü net bir şekilde bizlere gösterir. Sonuç olarak bir ülkeyi gelecekte refah mı yoksa ayakta kalabilmek için Uluslararası Para Fonu (IMF) desteğinin mi beklendiğini anlatan önemli bir göstergedir.
Ödemeler dengesi cari işlemler hesabı ve sermaye hesabı olarak iki ana kısımdan oluşmaktadır.
Cari işlemler hesabı: Bir ülkeye giren ve ülkeden çıkan ürün ve hizmetlerin akışını göstermektedir. Görünür ve görünmez ticaret, reklam, mimari projeler gibi ödenen paralardır. Eğer ülke ihraç ettiğinden daha fazla mal ve hizmetler ithal etmekte ise, büyük cari işlem açığı meydana gelecektir. Çünkü dünyanın geri kalanına ihraç ettiklerinden fazlasını ithal etmektedirler. Cari işlem fazlası olan ülkeler önemli ihracatçılardır. Almanya ile Japonya ve özellikle yakın tarihlerde Çin bugün dünyanın fabrikası olarak tanımlanmaktadır. Yabancı yardım ve hibeler yurtdışındaki işçilerin ailelerine yolladığı paralar gibi tek taraflı denizaşırı para transferleri de cari işlem hesabının içine girmektedir.
Sermaye hesabı: Bir ülkedeki cari işlemler hesabında açık meydana varsa, bu mecburen başka bir yerde dengelenmelidir. Eğer Japonya Amerika’ya milyon dolarlık araba satarsa, elinde dolar birikimi sağlayacaktır. Bunu ya Amerika’da yatırım yaparak veyahut Amerika’da banka yatırım harcaması gereklidir. Bu sebepten dolayı örnek verilecek olursa 2000 yılları boyunca Amerika ve Batı ülkeleri ile ticarette fazlalık sağlayan Çin, bu dolar birikimini kullanıp trilyon değerindeki Amerikan yatırımı satın almıştır.
Cari işlemler hesabında açık ticari açık ile beraber paralel olarak gider. Bir ülkenin kendini finanse edebilmesi için başka ülkelerden borç aldığı, tüketim hızının talebi karşılayabilecek üretim kapasitesinin önüne geçtiğini göstermektedir. Bu durum endişe verici bir durum olarak gözükse de, küçük boyutlarda kaldığı sürece gereklidir. Bir ülkenin makul düzeylerde cari işlem açığına sahip olması tamamen sağlıklı bir durumdur. Amerika’nın cari işlem açığı hakkında birçok konu tartışılmıştır. Bu açık yurt içi hasılanın %6’sı gibi düzeylere ulaşmıştır. İngiltere’de benzer bir açık vardır. Bazıları bu ülkelerin ödemeler dengesi krizi yaşayacağını düşünse de bilançonun bir parçasının genel olarak cari işlemler hesabının diğeri tarafından finanse edilememesi halinde böyle bir kriz ile karşı karşıya gelinir. Geçmiş yıllarda bu tarz bir durum ile Rusya karşı karşıya kalmıştır. Bu ülkelerin büyük cari işlem açıkları bulunuyor ise yatırımcılar büyük bir çöküşe doğru ilerlediklerini fark edilince ruble ve baht cinsi hiçbir şey almamaya başlandı.
Açıklar her zaman kendini kapatmamaktadır. Tarihin belirli zamanlarında sabit döviz kuru sistemleri uygulanmaktadır. Bunların arasında ise en çok konuşulan 20. Yüzyılın başlarında uygulanan Altın standardıdır. Bunu ise sabit döviz kuru takip etmektedir. Bu dönemler içerisinde cari işlem hesabında açık olan ülkeler ekonomilerini dengede tutabilmek adına yavaşlama politikası uygulamak zorunda kalmışlardır.
Sabit döviz kuru sistemlerine geri dönüş gibi bir hareket olması da, ülkelerin cari işlemler açıkları ve fazlalarını takip etmek ve ödemeler dengesinin yapısını anlamak gerekir. Bu tip istatistikler, ülkenin gelecek refahı için mihenk taşıdır.
YORUM GÖNDER