Varlık Fonu Nedir? Nasıl Çalışır?
05 Şubat 2017 tarihinde yapılan açıklama ile ülkemizde kamuya ait olan birçok yatırım ve şirketin varlık fonuna devredildiğini duyduk. Bunun neden yapıldığını bilen insanlar mutlaka vardır. Ancak sadece adını duydukları bu varlık fonunun ne olduğunu ve neden şirketlerin bu yapıya devredildiğini bilmeyenlerin sayısının daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Başbakanlık tarafından yapılan açıklama ile birlikte Türkiye Varlık Fonuna devredilen kamu şirketlerinin kararlarının bakanlar kurulu tarafından verileceği açıklandı. Bu kararlar içinde şirketlerin iş planları, yatırım ve büyüme stratejileri gibi çok sayıda durumun da dolduğunu söyleyebiliriz. Bu konuda hakkında tüm detaylara değinmeden önce fonun ne zaman hayatımıza girdiğine değinelim.
Türkiye Varlık Fonu Kuruluş Tarihi
İlk olarak Necmettin Erbakan hükümeti yıllarında dile getirilen bu fonun hayata geçirilmesi çok uzun zaman beklenmiş diyebiliriz. Çünkü ilk defa konunun üzerinde durulduğunda tarih 1996 yılını gösteriyordu. Resmi olarak yürürlüğe girmesi ise 2016 yılının 26 Ağustos ayında gerçekleşti. Bu tarihte resmi gazete de yayınlanarak Türkiye varlık fonu filen kurulmuş oldu. Bu gazete yayını ile birlikte 50 milyon TL sermayesi olan Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi adı altında bir şirket kurulmuş oldu. Söylediğimiz gibi kararlarının bakanlar kurulu tarafından verilecek şirketin tüm sermayesi özelleştirme kurumu tarafından finansa edilmiştir. Bu şirketin yönetimin de en az 5 kişi olma zorunluluğu var. Tüm yetkililer ise başbakan tarafından atanacaktır. Bu ilk adımının ardından gerektiği taktirde alt fonlarda oluşturulacaktır.
Türkiye Varlık Fonu Yönetiminde Kimler Olacak?
Kuruluşu ve hayata geçişi ile ne olduğunu anlamayan çok sayıda insan var. Olumlu yanlarının olduğu düşünülse de zararlı olacağını da kabul edenler var. Zararlı noktalarından birisi ise tüm yöneticilerin başbakanlık tarafından atanacak olması olduğunu söyleyebiliriz. Peki, varlık fonunun 5 kişilik yönetim kurulunda kimler olacak. Bu konuda yapıda açıklama ile bunları da öğrenmiş olduk. Yönetim Kurulu;
- Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Mehmet Bostan ( Aynı zamanda Özelleştirme idaresi başkanıdır.)
- Yönetim Kurulu Üyesi Kerem Alkin (Profesör)
- Yönetim Kurulu Üyesi Himmet Karadağ (Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı)
- Yönetim Kurulu Üyesi Yiğit Bulut (Cumhurbaşkanı Başdanışmanı)
- Yönetim Kurulu Üyesi Oral Erdoğan (Piri Reis Üniversitesi Rektörü – Profesör)
Bu isimler Türkiye Varlık Fonunun ilk yönetim kurulunu oluşturacak kişiler olarak dikkat çekiyor. Yönetim kurulunda bulunan bazı isimler tepki çekse de kaliteli bir kadro oluşturulduğunu söyleyebiliriz. Tabi bunun ne gibi avantajları ve dezavantajları olacağına göre yönetim kurulunda değişiklikler gerçekleşebilir. Şimdi bu yönetim kurulunun yöneteceği kamudan varlık fonuna devredilen şirketlere göz atalım.
Türkiye Varlık Fonuna Aktarılan Şirketler Nelerdir?
Ülkemizin en önde gelen kamu kuruluşları olan birçok şirket Türkiye varlık fonuna an itibari ile devredilmiş durumda. Bunlar Ziraat Bankası, Türkiye Petrolleri Arama Ofisi (TPAO), BİST (Borsa İstanbul), TÜRKSAT, Eti Maden, Türk Telekom (yüzde 6,68 hissesi) ve ÇAYKUR’dur. Bu şirketler ilk devri gerçekleşen şirketler olurken. Bunlar ile birlikte BOTAŞ, Türk Hava Yollarının yüzde 49.12’lik ve Halk Bank’ın 51.11’lik kamuya ait olan kısımları da varlık fonuna devredilmiştir. Gelecekte kamuya ait olan çok sayıda şirketin bu fona devredileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Ayrıca değeri nakit olarak bulunan Piyango idaresi de tüm hakları ile birlikte 49 yıllığına Türkiye varlık fonuna devredilmesi gerçekleştirilmiştir. Bu kurumun devir tarihi ise 1 Ocak 2018 olarak açıklanmıştır.
Türkiye varlık fonunun yönetim kurulunu ve bu kurulda kimlerin olduğunu öğrendik. Bu kurulun yöneteceği şirketleri de sıra ile yazmaya çalıştık. Şimdi ise bu fonun ülkemiz ekonomisine ne gibi artıları ve eksileri olacak sıra ile bunu incelemeye çalışalım. Amacımız size bu fonun ne işe yaradığını kısaca anlatmaya çalışmak olacaktır.
Varlık Fonu Nasıl Çalışır?
Ulusal olarak kurulan varlık fonlarının hepsinin bir amacı vardır. Temel amacı finansalar varlıklara yatırım yaparak onların gelirlerini arttırmayı hedeflerler. Bu fonların yönetimi her zaman devlet kontrolünde olmaktadır. Bu fonların mutlaka geliri daima bütçe fazlalarından oluşmaktadır. Eğer bir ülke o yıl içinde bütçe fazlası veriyorsa bunu farklı şekillerde kullanabilir. 4 farklı şekilde kullanılabilen bütçe fazlası şu şekilde uygulaması yapılabiliyor. Harcamalar arttırılır, oluşturulan mevcut vergi yükünün düşürülmesi sağlanır, eğer ödenmesi gereken ancak uzun vadeli bir borç varsa erken ödemesi yapılır ya da yazımızın konusu olan bir varlık fonu kurulur. Bu fon ile birlikte oluşan bütçe fazlası buraya aktarılması gerçekleştirilir. Amaç ise ulusal ya da uluslar arası bazı finansal varlıkların satın alımı gerçekleştirilmesi yapılabilir. Bu sayede ulusal olarak refah düzeyinin arttırılması gerçekleştirilir.
Bu fona aktarılan miktarda kullanımında belirli bir amaç vardır. Fonun kullanılması için risk ve getiri dengesi her zaman göz önüne alınmaktadır. Bu sayede yapılan yatırım ile birlikte kazanç seviyesinin yükselmesi sağlanmak istenmektedir. Bunun gerçekleşmesi için yıllardır bütçe kısıtlamaları ve parlamento kararları kullanılıyordu. Bu işlerin daha sıkı denetlenmesini sağlarken, hız olarak yavaş ilerlemesine neden oluyordu. Varlık fonunun kuruluş nedenlerinden birisi de bütçede yaşanan kısıtlamalardan kurtulmasını amaçlanmaktadır. Yani varlık fonunun kurulma amacı kar oranını yükseltmek ve bunu yaparken işlemlerin daha hızlı bir şekilde karar verilecek hayata geçirilmesi sağlanmak istemektedir. Tabi, bu durumda insanların aklına bazı sorular geliyor. O da fonun yeterli bir şekilde denetlenip denetlenmeyeceğidir. Yani yönetim de olan kişilerin şu an ya da gelecekte fonu istedikleri şekilde yönlendirme yetkisinin olup olmayacağı merak edilmektedir.
Varlık Fonunun kuruluş amacı nedir?
Bu fonun bazı kuruluş amaçlarına değindik. Ancak temel olarak amaçlanan ülke ekonomisinin yaşanan tüm ekonomik gelişmelerden kurtarılması ve istikrarı yakalamasının sağlanmasıdır. Son zamanlarda ki dolar dalgalanmasını buna örnek gösterebiliriz. Bu sayede gelecek kucaklar için refah seviyesinin yükseltilmesi amaçlanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında ise fon kullanımında riskli bir yaklaşım oluşabileceğini düşünebiliriz. Onun için de fonda alınacak riskin mutlaka gerekli getiriyi sağlaması amaçlanarak hareket edilmesidir.
Dünyada birçok ülkenin varlık fonu bulunmaktadır. Bu fonlar farklı ülke içinde ki farklı merkezlerde kullanılabilir. Birisi merkez bankasının nezdinde kurulmasıdır. Çünkü burada bulunan kişiler gerekli ekonomik bilgi ve deneyime sahiptir. Ve bu para ile nasıl hareket edeceklerini bilen kişilerden oluşmaktadır. Bu ile amaçlanan siyasal etkilere kapılmadan fonun yönetiminin gerçekleşeceği düşünülmektedir. Bir başka kuruluş yeri ise tamamen ayrı bir şirket ve idare şekli ile kurulmasıdır. Şu an için tercih edilen şekil budur. Bunun ise bazı sorunlar ve eleştiriler ile karşılaşması doğaldır. Çünkü kamuya ait olan şirketlerin kendi kararlarını verecek ve daha az denetlenecek bir şirketin altına geçmesi sonucunda belirli bir güven sorunu oluşacaktır.
Bu sorunları atlatması ve eleştirilerden geçilebilmesi için güvenlerini sağlaması gerekiyor. Bunun için ise zamana ihtiyaç var. Şu an için tartışılan en önemli konu da budur. Yönetim kuruluna atanan kişilerin ne kadar kaliteli olduğu ve bu işi yapabilecek yeteneğe sahip olup olmadıkları. Ayrıca tarafsız bir bakış açısı ile ilerleyip ilerlemeyeceklerini bizlere zaman gösterecektir.
YORUM GÖNDER